Sivil Toplum Buluşmaları serisinin Mart ayı konuğu bugüne dek çok sayıda başarılı kampanyaya imza atan Tohum Otizm Vakfı’ydı. Vakfın Kaynak Geliştirme ve Kurumsal İletişim Direktörü İrem Yılgaz ile kaynak geliştirme sürecinde kampanyanın önemini ve kampanya yönetiminde dikkat edilmesi gerekenleri konuştuk.
Topluluğunuzu büyütmek, yeni destekçiler kazanmak ve bu destekçilerinizi düzenli bağışçılar hâline getirebilmek için neler yapabileceğinizi önceki yazılarımızda çokça dile getirdik. Ancak dönem dönem şöyle bir geri çekilip resmin bütününe baktığınızda süreç çok daha iyi anlaşılabiliyor. Bu yazının öncelikli amacı bu.
Türkiye’deki bireysel bağışçılık alanındaki eğilimler, sivil toplum algısı, bağış yapma motivasyonları gibi konuların ele alındığı ve Türkiye’deki STK’ların eylem planlarını oluştururken çokça yararlanabilecekleri bir araştırma, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TUSEV) tarafından yayınlandı. Gelin Türkiye’de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Araştırması’nın en çarpıcı verilerine ve bu verilerden hareketle neler yapabileceğimize birlikte bakalım.
Bağış kampanyalarınıza bir kez bağışta bulunmuş kişilerin size, yaptıklarınıza ilgi duymaları ve kurumunuzu desteklemeye devam etmelerini sağlamanın en iyi yolu, ilk bağışları sonrasında iletişimi sürdürüp onları bilgilendirmeye devam etmeniz.
Kurumunuza yapılan bağışlar, projelerinizi hayata geçirirken izleyebileceğiniz kaynak geliştirme metotları arasında oldukça önemli bir yer tutuyor. Bu süreçte kilit rol oynayan şey ise bağışçı topluluğunuzla yürüttüğünüz sağlıklı ilişkiler. Bu süreci etkin bir şekilde yönetip bağışçılarınızın ilgisini nasıl canlı tutabileceğinizi, Türkiye’de sivil toplum, özel sektör ve kamuda yer alan farklı aktörler arasındaki iletişimi artırarak faaliyetlerin sosyal etki alanlarını genişletmeyi amaçlayan Çözüm Alanı kurucularından ve Indiana University Lilly Family School of Philanthropy doktora öğrencisi Sevda Kılıçalp anlatıyor. Lafı daha fazla uzatmadan sözü kendisine bırakalım.
Biraz can sıkıcı bir soru olduğunun farkındayız fakat kurumlar zaman zaman bu sorunu yaşayabiliyor. Bağışçı sayınız gittikçe azalıyor ya da tüm çabalarınıza rağmen yerinde sayıyor olabilir. Karalar bağlamak, dalıp dalıp uzaklara gitmek de bir seçenek tabii ama bir ihtimal daha var: Sorunu iyice bir anlayıp bir an önce eyleme geçmek.